CGTN / Bradley Blankenship
Başkan olmasından bu yana bir aydan biraz fazla bir süre geçti ve ABD Başkanı Joe Biden, Amerikan değerlerini küçük düşürüyor, diye tepki gösterdiği selefi eski ABD Başkanı Donald Trump’a önemli ölçüde benziyor görünüyor. Seçim kampanyasında izlediği bu söyleme rağmen, Biden, hem içeride hem de dışarıda Trump gibi aynı yıkıcı politikaların çoğunu sürdürüyor.
İlk olarak, destekçilerinin Biden lehine kullandığı asıl konulardan biri, Trump döneminde göçmen ve mülteci çocuklarının tam olarak kafeslere konulması gerçeğiydi. Bu politikanın, aslında başkan yardımcısı olarak görev yaptığı eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başladığı gerçeğini unutan Biden yönetimi, bu politikayı iptal etmiyor. Aslında, bu hafta Biden, Texas eyaletinde, 13 ve 17 yaş arasında 700 çocuğu alabilecek Trump dönemi çocuk ıslah evini yeniden faaliyete geçirdi ve çoktan düzinelerce çocuk buraya getirildi.
Islah evindeki çocukların mutluluk ve sağlık içinde yaşamasından sorumlu Sağlık ve İnsan Hizmetleri (HHS) Sözcüsü Mark Weber, Washington Post gazetesine, “Biden yönetimi, Trump yönetiminin ‘yasaların uygulanması odaklı’ yaklaşımından, çocukların mutluluk ve sağlığının daha merkezde olduğu bir yaklaşıma geçiyor.” dedi. Bu sözler onların yüzünde herhangi bir anlam ifade etmiyor. Biden ekibinin, gençleri istedikleri zaman ayrılamayacakları güvenli bir tesise -temelde bir cezaevine- yerleştirmenin, herhangi bir şekilde çocuk merkezli ya da Trump politikalarından ciddi bir sapma olduğunu ayrıştırmada kullanabileceği bir mantığı yok.
BIDEN VE TRUMP ARASINDAKİ BENZERLİKLER “DIŞ POLİTİKA” ALANINDA DA GÖRÜLDÜ
Amerikan halkı Covid-19 salgını sırasında yardımdan mahrum kaldı. Salgının yayılması Biden yönetimi sırasında şimdiye kadar önemli oranda engellenmesine rağmen, ekonomik yansımaları birçok Amerikalı aileyi etkilemeye devam ediyor. Biden ve Demokratlar, derhal her haneye 2 bin dolar teşvik desteği sözü verdi ve bu söz, yakın bir gelecekte muhtemelen bu ay içinde 1.400 dolara düşebilir. Hiç kimse bu sözün ne zaman yerine getirileceğinden emin değil.
Bununla birlikte Biden ve Trump arasındaki benzerliklerden biri, dış politika alanında görülüyor. Sadece günler önce, Biden, Suriye’de İran destekli milislere hava saldırısı emrini verdiği zaman bilinen ilk askeri hareketini onayladı. Bu gelişmenin ikiyüzlülüğü, birçok cephede gün gibi ortadadır.
İlk olarak, bu saldırı, Biden’ın seçim kampanyası sırasında izlediği şahin tutum karşıtı söylemiyle çelişmektedir. Ancak bu sadece bir söylem değil, Biden’ın, Obama döneminde başkan yardımcılığı yaptığında Usame Bin Ladin’in öldürülmesi sırasında bile ihtiyatlı kaldığı biliniyor. Onun gerekçesi, terörist liderin Pakistan’da olduğu gerçeğine dayanıyordu ve Pakistanlı yetkililerin rızası olmadan onu Pakistan’da izlemek o ülkenin egemenliğinin ihlal edilmesiydi.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki bile, eski ABD Başkanı Trump’ın 2017 yılında Suriye’yi bombalamasını attığı tweet ile eleştirmişti. Psaki, “Saldırılar için yasal merci kimdir? Esad acımasız bir diktatör, ancak Suriye egemen bir ülke.” ifadesini kullanmıştı.
Suriye’nin egemenliğini bombalamak ve çiğnemek iki taraflı bir uzlaşma konusu gibi görünüyor ve bu operasyon şaşırtıcı değil, ama Biden’ın ABD’yi, İran ile olan nükleer anlaşmaya Ortak Kapsamlı Eylem Planı’na (JCPOA) tekrar dâhil edeceği sanıldığı bir döneme denk geldi, bu anlaşmayı Trump yönetimi nerdeyse baltalamıştı. Şimdi, bu daha zor olacak.
ABD, TRUMP DÖNEMİNDE GERİ DÖNEMEYECEĞİ BİR YOLA GİRDİ
Belki de Trump yönetiminin uygulamalarıyla en fazla benzerlik gösteren, Biden’ın Çin ile ilgili politikalarıdır. Biden, sürekli olarak Çin’i “çetin bir iş” olarak damgaladı, Çin ile “şiddetli bir rekabete” gireceğini ve Çin’in yükselişini kontrol altına almak için bir ittifak oluşturmaya çalışacağını söyledi.
Biden yönetiminin ayrıca, Covid-19 salgınına Wuhan kentinde bir laboratuvardaki virüsün sebep olduğu yönündeki tehlikeli komplo teorilerini sürdürmeye niyetli olduğu görülüyor. Bu teoriler, beyaz üstünlüğü yanlılarının kullandığı internet forumlarında ortaya atıldı ve Trump yönetimi tarafından desteklenerek büyütüldü. Bu teoriler tamamıyla yanlış ve aralarında Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de bulunduğu herhangi bir bilimsel kuruluş tarafından ciddiye alınmadı.
Son olarak, Biden yönetiminin ABD’nin tedarik zincirlerinin gözden geçirilmesi ve Çin’e olan malzeme bağımlılığının azaltılması talimatı, en temelde, Trump yönetiminin “Önce Amerika” siyasetinin doğrudan devamını teşkil etmektedir. Bu sadece, Trump’ın başlattığı ticaret savaşını kızıştırır ve herkes için uluslararası ticarete zarar verir.
Joe Biden, başkanlık seçimi kampanyası sırasında bağışçılarına seçilirse, “hiçbir şeyin temelden değişmeyeceğini” söylemişti, bu nedenle bunların hiçbiri şaşırtıcı olmayabilir. Aynı zamanda, tüm bunları dünyaya verdiği “Amerika geri geldi” mesajıyla tutarlı hale getirmek zor. Görünüşe göre, ABD, Trump döneminde asla geri dönemeyeceği bir yola girmeyi benimsemiş.