İran İslam Devrimi, 42 yıl önce bugün, 11 Şubat 1979’da, Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğinde yapılmıştı. Rejim değişmiş, anayasa değişmiş, devletin adı değişmişti. Şah Muhammet Rıza Pehlevi iktidarı sona ermişti. O günden beri İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) izlediği politika biliniyor. ABD’nin bu emperyalist politikası, zaten sorunlu olan bölgede gerilimi daha da tırmandırıyor. İran’ın; İsrail ve Suudi Arabistan’la yaşadığı gerilim de malum. ABD; yaptırımlar yoluyla İran’a geri adım attırmak, İran’da rejim değişikliği yapmak istiyor. İran direniyor. Özellikle Çin ve Rusya’yla ilişkilerini geliştirerek, ABD yaptırımlarına karşı koymaya çalışıyor.

Peki, ABD-İran ilişkilerinin seyri, Joe Biden döneminde değişir mi? Tartışalım…  

ABD; sert yaptırımlara rağmen, şimdiye dek İran’a geri adım attıramadı. İran’da çok önemli sorunlar olduğu halde, ABD; İran halkını, rejime karşı ayaklandırmayı başaramadı. İran’ın devlet geleneğini, otoriter rejimini, halkın sağduyusunu aşamadı. Hem de ciddi ekonomik ve toplumsal sorunlara, işsizliğe, yoksulluğa rağmen.  

Dahası var. İran; devrim ihracında başarılı olamasa da bölgedeki nüfuzunu geliştirdi, pekiştirdi. Etki alanını genişletti. Orta Doğu’da pek çok İslami hareketi destekledi. İslam dünyasının lideri olma çabasında ise umduğunu bulamadı. Çünkü ne devlet kapasitesi bu iddialı hedef için yeterli ne etnik ve mezhepsel yapısı. İran’ın Fars ve Şii olması nedeniyle, Araplar ve Sünniler üzerinde liderlik kurmasını beklemek, zaten gerçekçi değil. Fakat İslam dünyasının lideri olamasa da İran; Suriye’den Irak’a, Yemen’den Lübnan’a dek geniş bir coğrafyada etkisini artırdı istikrarlı biçimde. Hangi söylemi ve siyaseti, nerede, ne zaman, hangi dozda, kime karşı kullanacağını çok iyi biliyor çünkü. ABD karşıtlığı, emperyalizm karşıtlığı, İsrail karşıtlığı, Siyonizm karşıtlığı, Fars milliyetçiliği, İslam Devrimi, Şiilik vb… Diskur olarak hepsini kullanıyor.

İran dış politikasında Şiilik elbette çok önemli, ama sadece ona dayanmıyor. Başka araçlar da kullanıyor. Burada yeri gelmişken yaygın bir yanlışı da düzeltelim. İran ve Irak’taki Şiilik birebir, tıpatıp, yüzde yüz aynı değil. Irak’ta Kerbela ve Necef; İran’da ise Kum ve Meşhed ekolleri güçlü. Kaldı ki, Irak’taki Şiilerin tamamı da İran’ın Irak üzerindeki etkisinden hoşnut değiller. Mezhep kimliğini değil, milli kimliği önde tutanlar, bu etkiye karşı çıkıyorlar. Irak’taki Şiiler Fars değil, Arap.

YAPTIRIMLAR SONUÇ VERMİYOR

İran; jeopolitik konumunu da etkili biçimde kullanıyor. Asya, Orta Doğu ve Hazar Havzası üçgeninin ortasında olması, büyük avantajı. Malum, Hazar; Basra’dan sonra enerji zenginliğiyle biliniyor. Hürmüz Boğazı; enerji nakil güzergâhı olarak çok önemli.

ABD yaptırımlarına gelince… Sadece İran’a yönelik yaptırımların değil, Kuzey Kore’ye, Suriye’ye, Küba’ya, Venezuela’ya yönelik yaptırımların da sonuç vermediği biliniyor. O nedenle Joe Biden döneminde de ABD’nin İran’da umduğunu bulması zor.

Sözün özü; ABD çullanıyor, İran direniyor. ABD’nin gücü aşınıyor. İran ise hırpalansa bile iç cephesini sağlam tutmaya, ittifaklarını geliştirmeye çalışıyor.

Barış Doster