CGTN
Amerika Ticaret Bakanı Gina Raimondo, kısa süre önce Amerika’nın Çin ile ekonomik ilişkileri konusunda bir dizi çelişkili görünen yorum yaptı. Bakan bir yandan “kopma hakkında konuşmanın anlamı yok” ve “Çin ile Soğuk Savaş’la ilgilenmiyoruz” derken, diğer Çin hakkında bir dizi şikâyette bulundu ve Amerika’nın üretim ile yarı iletkenler gibi kritik teknolojilerde liderliğini sürdürdüğünde ısrar etti ve “ucuz emeğin” yetenekleri yurt dışına gönderdiğinden yakındı. Bakan ayrıca Avrupa’yı Çin’in yeniliklerini yavaşlatmak için birlikte çalışmaya çağırdı. Ancak lafa değil, icraata bakmak gerekir.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) şimdi Çin ile ekonomik ilişkisinin önemini vurgulayabilir ve eski yönetimin asla kabul etmediği kopma önermelerini reddedebilir. Ama pratikte Washington, Çin’e karşı bir Soğuk Savaş başlatma riski taşıyan birçok cephede melez bir savaş vermeye devam ediyor. ABD mantıksız ve takıntılı bir korumacılık siyasetini vurgulamaya, belirli sektörlerde tekel gücü kazanmak isteğiyle Çin’in önde gelen teknoloji şirketlerine saldırmaya ve diğerlerini de aynını yapmaya teşvik etmeye devam ediyor ve aynı şekilde Çin’in çevresinde askeri gerginlikleri desteklemekte ısrar ediyor.
WASHINGTON, ÇİN’E KARŞI SOĞUK SAVAŞ BAŞLATMA RİSKİ TAŞIYOR
Biden yönetimi, Trump yönetimi kadar duygusuz ve kaçık olmayabilir fakat esas olarak Biden yönetiminin Çin’e karşı siyaseti aynı kaldı. Bu politika Çin’in ABD için bir ekonomik fayda olduğunu inkâr etmekle ilgili değildi, aksine Çin’i stratejik olarak bağımlılık altına almak ve tuzağa düşürmekti, özel olarak Çin’in piyasalarından kendi amaçları için yararlanmayı amaçlayan açık bir hareket. Bu politika daha büyük erişim talep ederken aynı zamanda Çin şirketlerinin stratejik ve teknolojik önemini baltalamayı amaçlıyor. Bunun önemli bir örneği Raimondo’nun Çin hükümetinin sözde Boeing’den “on milyarlarca dolarlık” uçak alımını engellemesi ile ilgili şikâyetleridir. Bu açıkça, Covid-19 salgını döneminde hava yolculuğu talebinin düşmesiyle ilgili bir olgu.
ABD, Çin’in Boeing’den uçak almasını isterken, aynı zamanda da diğer cephelerde Çin’in kendi uçak üreticisi COMAC’ı, “ordu ile bağlantılı bir şirket” olduğunu ileri sürerek, şirkete yatırım yapılmasını ve ihracatta bulunulmasını engelleyerek felç etmeye çalışıyor. Kısa süre önce Reuters’ın verdiği bir habere göre, bu Çin’in Boeing 737’ye karşı kendi yerli uçağı olan ve bu yılın sonunda onaylanması beklenen C919’un üretimini başlatmasına zorluklar yarattı.
ABD BÜTÜN CEPHELERDE SIFIR TOPLAMLI “ÖNCE AMERİKA” GÖRÜŞÜNÜ DEVAM ETTİRİYOR
ABD ekonomik liderliğini artırmaktan bahsederken, bu tamamen ABD’nin tek taraflı olarak Çin’den nasıl yararlanabileceği ve tek yanlı taleplerde bulunabileceği ile ilgili. Trump’ın gümrük vergilerinin Amerikan tüketicileri ve üreticileri için kötü olduğu konusunda geniş bir uzlaşma olsa da vergileri kaldırmak siyasi olarak kötü bir şey haline geldi. Aynı şekilde, Çin diğer ülkelerin piyasaya erişimi sorununu çözmeye çalışırken ABD buna şiddetle karşı çıktı. ABD, Çin ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nı (CAI) kutlamadı ve kendi müttefikinin Çin ile ilişkilerinde daha iyi ekonomik koşullara ulaştığını örmekten mutsuz olmuştu. Aksine, Washington, “Transatlantik birlik” talep ederek ve iki taraf arasında bir ayrılık yaratmaya çalışmak için Xinjiang sorununu kullanarak anlaşmayı sabote etmeye çalıştı.
Raimondo, Çin hakkında ekonomik şikâyetlerde bulunuyor ama Çin’in reform ve dışa açılma politikalarını mümkün olan her durumda zayıflatmaya çalışmak istiyor. Avrupa’nın, bunlar blokun yararına olmasa da Çin ile ilgili taleplere uyması isteniyor. ABD bütün cephelerde Çin ve müttefiklerine yaklaşım konusunda sıfır toplamlı “Önce Amerika” görüşünü devam ettiriyor. Bu durumda, eğer ABD, Çin ile ekonomik ilişkilerinde ciddi olmak istiyorsa, birçok cephede çatışmayı isterken daha fazla fayda sağlamak istediği bu alakart yaklaşımı bırakmak zorunda.
Çin-ABD ilişkileri, başlangıç olarak “biraz piyasa erişimi”, asıl yemek olarak “askeri çatışma ve stratejik kopuş” ve tatlı olarak da “iklim değişikliği” sipariş edeceği bir restoran menüsü değildir. ABD şu anda bir 19. yüzyıl metodunu 21. yüzyılın ekonomik olarak küreselleşmiş ilişkilerinde kullanmak istiyor.