CGTN

Batı’da “aşı diplomasisi” diye bir zehirli sözcük dolaşıyor. Bu terim, Çin’in Covid-19 aşılarını küresel bir mal olarak görme kararını gayrimeşru kılma ve insanların dikkatini zengin ülkelerin bu küresel sağlık krizine karşı tutumundaki dar görüşlü bencilliklerinden uzaklaştırmayı amaçlıyor.

Çin kendi insanlarını aşılarken, ayrıca 53 ülkeye aşı bağışladı ve 27 ülkeye düşük fiyatlardan aşı sattı. Bu arada, yüksek gelir sahibi ülkeler kendi aralında aşıyı kimin önce alacağı konusunda kavga ediyorlar. Bazıları herhangi bir ihracata izin vermeyeceklerini de açıkladı.

Küresel nüfusun altıda birine sahip olan zengin ülkeler, 2021’deki aşıların yaklaşık yüzde 90’ına sahip oldu. Sadece 10 ülke Covid-19 aşılarının yüzde 75’ini vurdu. Birleşmiş Milletler (BM) bunu ahlaki bir felaket olarak nitelendirdi.

Bu durum Jonas Salk ve Albert Sabin’in döneminden çok uzak. Bu iki bilim insanı 1950’lerde çiçek aşısına patent almayı “Güneşin patentini alabilir misiniz?” diyerek reddetmişti.

Batının Covid-19 aşısı konusundaki önce ben mantığı daha büyük bir kör noktayı yansıtıyor. Dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlar küresel ölçekteki sorunlardır ve küresel çözümleri gerektiriyor.

Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) güney sınırlarında karşı karşıya olduğu göç sorunu ABD ile komşuları arasındaki zenginlik farkına bağlıdır. Onlarca yıldır, ABD bu ülkelerin insanlarını yoksulluktan çıkarmaya çalışmadı, aksine ABD şirketlerini uygun çalışma ortamları sunan baskıcı rejimleri destekledi. Şimdi belirli ülkelerden gelen ümitsiz mülteciler, yasa dışı yolları bile kullanarak  ABD’ye girmeye çalışıyor.

HEPİMİZ GÜVENDE OLANA KADAR HİÇBİRİMİZ GÜVENDE OLAMAYIZ

Aynı şekilde, Trump yönetimindeki ABD  küresel iklim değişikliği ile mücadele çabalarına katılmayı reddetti. Ekonomisine zarar verecek fedakârlıklarda bulunmayı istemedi. Şimdi, değişen hava koşullarının neden olduğu benzeri görülmemiş felaket fırtınalar ve yangınlar ülkeyi kasıp kavuruyor.

Covid-19 vakasında, ABD’nin virüsün gelişmemiş ülkelerde yayılmasına izin veren tek taraflı hareketleri döndü kendisini vurdu. Şimdi, mutasyonlar ile tehlikeli türler yoksul ülkelerde kuluçkaya yatıyor ve Batı’da insanları öldürüyor.

Zenginleri aşı sırasında ilk sıraya koymak sadece ahlaki olarak iğrenç değil. Aynı zamanda bir sağlık krizinin ele alınması konusunda da dar görüşlü. Hepimiz güven içinde olana kadar hiçbirimiz güvende olamayız.

ABD, 21. yüzyılı yönetecek normlar ve kurumlarda etkili olma mücadelesi veriyor. ABD, en verimli oldukları ve daha çok insana yarar sağladıkları için, ekonomik ve siyasi sisteminin diğerlerinin yargılanacağı ölçü standardı olmasını istiyor. Bu gerçekten doğru olamaz. Eğer doğruysa, neden Çin aşıları bütün dünyaya dağıtırken, Batılı ülkeler kendileri için aşı üretmeye çalışıyor? Batılı ilaç şirketleri kârlarını azamiye çıkarmak için ayı üretimlerini hızlandırmak istiyor, yoksa bir felaket karşısında hazırlıklı olmak ya da kısa bir zamanda en çok insanı aşılamak için değil.

ABD sisteminin verimsizliği sadece aşı dağıtımında ayrışmıyor. Bu hafta Texas’taki su ve elektrik sisteminin çökmesi aşırı serbest pazar politikalarının doğrudan bir sonucuydu.

KONTROLSÜZ, TEHLİKELİ VE YANLIŞ BİLGİLER COVID-19 HALK SAĞLIĞI MÜCADELESİNİ KİRLETTİ

ABD engelsiz piyasa güçlerine tapıyor ve aşırı bireycilik birçok gereksiz soruna neden oluyor. Bunun açık örnekleri arasında okullardaki silahlı saldırılar ve ABD Kongresi’ne yapılan son saldırı da var. Kontrolsüz tehlikeli yanlış bilgiler ulusu böldü ve Covid-19 halk sağlığı mücadelesini kirletti.

Piyasa güçlerine körü körüne güven eğitim, sağlık hizmetleri ve istihdam fırsatları gibi alanlarda zenginler ile diğer herkes arasında büyük farklılıklara neden oldu.

Batı’daki dar hırslı güçler Çin’e çamur atıyor, çünkü zenginliklerini dünyanın geri kalanı ile ya da kendi ülkelerindeki gündelik insanlarla paylaşmak istemiyorlar.

Hor görülen “aşı diplomasisi” kelimesi icat edilmeden önce, Çin “borç tuzağı” politikası ile suçlanmıştı. Çin ne zaman -bu dünyada hepimiz bir aradayız ve ortak bir geleceği paylaşıyoruz vizyonuna dayalı olarak- diğer ülkelere yardım etse, Batı onu sinsi diye damgalamak için bir yol buluyor gibi görünüyor.

Çin gücünü, kendisine ve diğer ülkelere yardım edecek şekilde küresel iyilik için kullandığında,  sinsice “aşı diplomasisini” kullanarak “yumuşak güç” kazanmaya çalışmakla suçlanıyor.

Dünya halkları, Batı’nın bencil ülkelerinin “aşı diplomasisine” bir fırsat vermelerini ve “yumuşak güç” kazanmak için somut adımlar atmalarını istiyor.