Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin’le ilişkilerinin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde gelişmesi için çaba harcaması gerektiğini kaydetti.

ABD Başkanı Joe Biden, dün göreve başlamasından sonraki ilk dış politika konuşmasını yaptı. Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkilerinden bahseden Biden, Çin’in ABD’nin “en ciddi rakibi” olduğu iddiasında bulunurken ABD’nin çıkarları doğrultusunda Çin ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu belirtti.

Çin’in bu konu hakkındaki tutumunu yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, bugün düzenlenen olağan basın toplantısında, Çin’in kalkınmasının dünya barışına güç kattığına işaret ederek Çin’in çeşitli ülkelerle dostluk ve iş birliği ilişkilerini aktif bir şekilde geliştirerek yeni tip uluslararası ilişkilerin inşası ve insanlığın kader ortaklığının oluşturulmasını hızlandıracağını kaydetti.

Sözcü, “Çin ile ABD arasındaki ortak çıkarları, aralarındaki fikir ayrılıklarından çok daha fazladır. İki ülkenin iş birliği, kendilerine ve dünyaya büyük yarar sağlayacaktır. Covid-19 salgını ve iklim değişikliği gibi küresel meydan okumalar karşısında, Çin ve ABD’nin iş birliği yapabileceği ve yapması gereken alanlar azalmayıp daha geniş olacaktır.” dedi.

Wang Wenbin, Çin her zaman ABD ile çatışmaya girmeden, karşılıklı saygı, iş birliği ve ortak kazanca dayalı ilişkileri geliştirmeye niyetli olduğunu, aynı zamanda devletin egemenliği, güvenliği ve kalkınma çıkarlarını kararlılıkla korumaya devam edeceğini kaydetti.

Sözcü, ABD’den Çin ve Çin-ABD ilişkilerine objektif ve rasyonel bir şekilde bakarak fikir ayrılıklarını yöneterek ilişkilerin sağlıklı ve istikrarlı gelişmesini hızlandırması, dünya ülkeleriyle el ele vererek dünya barışı ve kalkınma davasını ilerlemesi arzusunu da dile getirdi.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 3 Şubat’ta yaptığı konuşmada, ABD’nin Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’nı (New Start) 5 yıllığına uzatarak ilk bir adım attığını açıkladı.

Blinken’e göre, ABD ayrıca silah kontrolünü geliştirerek Çin’in sürekli geliştirdiği modern nükleer cephaneliğinin yarattığı tehlikeleri azaltmaya çalışacak.

Konuya değinen Wang Wenbin, Çin’in ABD ve Rusya’nın bu hareketini memnuniyetle karşıladığını, bunun küresel stratejik istikrarın korunmasına, uluslararası barış ve güvenliğin teşvik edilmesine ve uluslararası toplumun ortak beklentilerinin karşılanmasına yardımcı olacağını belirtti.

Aynı zamanda, en büyük nükleer cephaneliğe sahip ülke olarak, ABD ve Rusya’nın hâlâ dünyanın nükleer silahlarının yüzde 90’ından fazlasına sahip olduğuna dikkat çeken Sözcü, iki tarafın uluslararası mutabakatı takip ederek nükleer silahsızlanmanın özel ve öncelikli sorumluluklarını ciddiyetle yerine getirmesi, yasal bağlayıcılığa dayalı bir yöntemle nükleer cephaneliklerini büyük ölçüde azaltarak tam nükleer silahsızlanmanın nihai olarak gerçekleştirilmesi için koşullar yaratması gerektiğini vurguladı.

Sözcü, “Çin’in sahip olduğu nükleer silah miktarı ABD ve Rusya ile aynı düzeyde değil, ABD’nin Çin’e yönelik asılsız suçlama ve karalamalarına kesinlikle karşı çıkıyoruz. Çin, kendini savunan bir nükleer stratejisi izleyerek nükleer gücünü her zaman ulusal güvenlik için gerekli olan en düşük seviyede tutuyor, her zaman nükleer silahları önce kullanmama ilkesine bağlı kalıyor, nükleer silah sahibi olmayan devletlere ve bölgelere karşı nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmama taahhüdünde bulunuyor. Çin bu taahhüdü yerine getiren tek nükleer silaha sahip ülke olarak uluslararası nükleer silahsızlanma sürecine önemli katkılar sağlamaktadır.” dedi.

Wang, Çin’in nükleer silaha sahip beş ülkenin iş birliği, Silahsızlanma Konferansı ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Birinci Komitesi gibi çerçevelerde, ilgili taraflarla stratejik istikrarla ilgili konuları ele almaya devam edeceğini, aynı zamanda tüm taraflarla nükleer silahsızlandırmayla ilgili konularda iletişimi koruyacağını sözlerine ekledi.