CGTN / Grenville Cross

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 1 Temmuz’da Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 100. kuruluş yıl dönümünü kutlama töreninde yaptığı konuşmada, ÇKP’nin başarılarını değerlendirdi ve ülkenin gelecekteki doğrultusunu gösterdi.

Xi geniş bir tarihsel değerlendirme yaparken, Çin’in dünya barışına, kalkınma ve düzenine bağlılığı dâhil bazı temelleri vurguladı. Xi, ÇKP’nin kuruluşundan bu yana Çin halkının mutluluğuna öncelik verdiği ve kendisini Çin ulusunun yenilenmesine adadığını, uzun ömrünün de bunların sonucu olduğunu söyledi. Xi, Çin’in 5 yılı aşan bir tarihe sahip olan “muhteşem uygarlığına” atıfta bulunsa da aynı zamanda geçmişin aşağılanmalarının da kesin olarak farkındaydı. Xi, o günlerin sonsuza kadar geride kaldığını vurguladı ve “Herhangi bir yabancı gücün bizi baş eğmeye zorlamasına, baskı altına almasına ya da tabi hale getirmesine asla izin vermeyeceğiz.” dedi.

Xi, Çin’in tutkularını genel bağlamları içine yerleştirirken, iki özel idare bölgesinin nasıl gelişeceğini de anlattı. Xi, “Her ikisi de yüksek özerklik düzeyine sahip olarak Hong Kong halkının Hong Kong’u ve Makao halkının Makao’yu ona göre yöneteceği ‘Bir Ülke, İki Sistem’ ilkesinin metnine ve ruhuna bağlı kalacağız.” ifadelerini kullandı.

Xi merkezi hükümetin her iki bölge üzerinde de “genel egemenliğe” sahip olacağını vurguladı. Bu iki bölgenin Çin’in yerel idari bölgeleri olduğunu, merkezi halk hükümetinin doğrudan kontrolü altına girdiklerini belirten kendi Temel Yasalarını yansıtan bir garantidir. Xi Jinping, Hong Kong’da son zamanlarda yaşanan zorluklardan bahsetmese de her iki bölgede, Çin’in egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını ilgilendiren “ulusal güvenliği korumak” için düzenlemeler yapmanın önemini kabul etti. Toplumsal istikrar bir kez sağlandıktan sonra hem Hong Kong hem de Makao’da orada yaşayan herkesi rahatlatan “kalıcı refah ve istikrarın” başarılabilir olacağını belirtti.

“BİR ÜLKE, İKİ SİSTEM” İLKESİNİN ÖNEMİ

“Bir Ülke, İki Sistem” ilkesi ülkenin barışçı biçimde yeniden birleşmesini sağlamak için tasarlandı. Bu ilke Hong Kong ve Makao’da sömürgeci yönetime son verirken, onların kapitalist yaşam tarzını sürdürdü ve bu bölgelerin Temel Yasaları “Bir Ülke, İki Sistem” ilkesi için yasal bir temel oluşturdu. Aslında eski Çin lideri Deng Xiaoping, kendi türünde ilk olan Hong Kong temel Yasası’nı “tarihsel ve uluslararası öneme sahip bir yasa” ve “yaratıcı bir başyapıt” olarak tanımlamıştı. Ancak 1997’den sonra hem yerel olarak hem de bölge dışındaki bazı insanlar Hong Kong’un ana vatanla yeniden bütünleşmesini bir şekilde farklı gördü. Bunlar bölgenin yüksek özerklik derecesini ülkenin geri kalanına karşı kibirli davranmanın bir bahanesi ve yarı-bağımsızlığa yakın bir durum olarak gördüler.

Örneğin, merkezi hükümet Hong Kong üzerindeki “kapsamlı egemenliğini” 2014’te bir beyaz kitapta teyit ettiği zaman, Barolar Birliği ile başkalarından protesto sesleri yükseldi ve yabancı müdahalesi yaygındı. Avrupa Birliği (AB), İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), bölge hükümetine 2003’teki ulusal güvenlik önerileri ve 2019’da kaçakların teslim olması öneriler konusunda baskı yaparak, aktif biçimde Hong Kong’daki gelişmeleri etkilemeye çalıştı. Bu güçler “Bir Ülke, İki Sistem” ilkesinin onlara müdahale hakkı verdiğini hayal ettiler ama ne yazık ki, yanlıştılar.

Hem Hong Kong hem de Makao Temel Yasalarında, her birinin kendi ulusal güvenlik yasalarını yürürlüğe sokma yükümlülükleri dâhil, haklar ve sorumluluklar tanımlanmıştır. Makao bunu birleşmeden 10 yıl sonra 2019’da yaparken, Hong Kong 2003’teki bir girişime rağmen, bunu yapamadı. Birleşmeden 22 yıl sonra, 2019’da Hong Kong’un hâlâ ulusal güvenlik yasası yoktu ve bu durum Çin karşıtı güçler tarafından kullanıldı. Bu güçler şiddet yoluyla hükümeti devirmeyi, “Bir Ülke İki Sistem” ilkesini yıkmayı ve Çin’e zarar vermeyi ümit etti ve başarısız olmalarına rağmen bunu denemekten vazgeçmediler.

Elbette bu ayaklanmalar, Çin’in yükselişi ve artan etkisinden korkan ABD ile diğer Batılı hükümetler tarafından körüklendi. Çin dışa açılarak ve geniş dünyayla ilişkiye geçerek, sadece birkaç yıl önce bile hayal edilemeyecek bir küresel bir statü kazandı ve jeopolitik rakipleri panikledi. Bu rakipler kendilerine bağlı yerel güçler aracılığıyla Hong Kong’u istikrarsızlaştırabileceklerini, bunun Çin’i zayıflatacağını ve vazgeçmediler. Xi Hong Kong’a güvenirken, Hong Kong halkının şimdi buna aynı şekilde yanıt vermesi ve Çin ulusuna layık olduklarını kanıtlamaları gerekir.