Global Times

Uluslararası Para Fonu (IMF), salı günü açıkladığı raporda 2021 yılı için küresel ekonomik büyüme tahminini ikinci kez iyileştirdi. Rapora göre, bu yıl için gelişmiş ekonomilerin büyümesi yüzde 4,3’ten yüzde 5,1’e yükseltildi. Ocak ayında yüzde 5,1 oranında büyümesi beklenen ABD ekonomisinin büyümesi yüzde 6,4 ile yukarı yönlü revize edildi. 

Gelişmekte olan ülkeler arasında Çin’in ekonomik büyümesinin ise yüzde 8,4 olacağı tahmininde bulunuldu. IMF uzmanları, farklı toparlanma yollarının, Covid-19 salgını öncesi beklentileriyle karşılaştırıldığında gelişmekte olan ülkeler ve diğerleri arasında yaşam standartlarında muhtemelen önemli büyük uçurumlar yaratacağına işaret ettiler.

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere, gelişmiş ekonomilerin büyüme tahminlerinin yukarı yönlü revize edilmesinde iki temel sebep var. Bunlardan ilki hızlı aşılama oranı ve diğeri büyük mali teşvik paketleri. Her ikisi de gelişmekte olan birçok ülkenin ulaşabileceğinin ötesinde bulunmaktadır. Küresel büyümedeki ciddi eşitsizlik, 2021 yılında dünyadaki eşitsizliğin çarpıcı bir portresidir. 

AŞILAMADA “ÖNCE AMERİKA” SLOGANI

ABD, 150 milyon kişiye Covid-19 aşışı yaparak dünyada ilk sırada yer alırken, aşı stoku yaptı. İnsan hakları feryadı koparan ve insan hakları bahanesiyle diğer ülkelere sık sık ambargo uygulayan ABD, en fazla ihtiyacı olan insanlara yardımcı olmak için gelişmekte olan ülkelerle aşı paylaşımını reddetti. Aşılamada “Önce Amerika” sloganına sarıldı. Washington yönetiminin sözde insan hakları, insanların acil ihtiyaçlarından, gerçeklerden ciddi şekilde saptı ve ABD’nin egemenliğini koruması için fiili bir silah haline geldi.

ABD, ayrıca mali teşvik programlarını uygulayacak en becerikli ülkedir. Dolar egemenliğine dayanan ABD Merkez Bankası (Fed), kısa vadeli siyasi çıkarlarına hizmet için sınırsız niceliksel genişleme politikasını benimsedi. ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelir gelmez Covid-19 salgınıyla mücadelede 1,9 trilyon tutarında ekonomiyi rahatlatma paketini imzaladı. Biden yönetimi şimdi de 2,25 trilyon dolarlık Amerikan İstihdam Planı’nı açıkladı. Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin büyük finansal teşvik paketiyle birlikte trilyonlarca dolar piyasaya akıtıldı. Bununla birlikte bu paketlerin sağlayacağı refah, ülkeler, piyasalar ve sınıflar arasındaki kutuplaşmayı artıracağı için başarısızlığa mahkumdur. 

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki uçurum, Covid-19 salgınının yol açtığı krizlerden sonra daha fazla büyüyecek. Gelişmiş ülkeler içinde de ABD ve Avrupa arasında belli belirsiz ortaya çıkan bir uçurum var. Hem ABD hem de Avrupa ülkelerinde, insanların çektiği acının kapsamı açıkça genişlerken, sermaye piyasaları mali teşvik paketleri sayesinde hızlanan genişlemeden yararlanıyorlar. Sadece salgın kötüye gitmiyor, aynı zamanda farklı insan grupları arasındaki karşıtlık da kötüye gidiyor.  

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE AŞI DESTEĞİ VERİLMELİ

Dünya ekonomisinin toparlanmasından ve büyümesinden memnunuz, ancak bu büyümenin daha etik ve açık olmasını umuyoruz. Bu tür bir büyümenin en az iki sonucu vardır.

İlki, yaşamların maliyeti sınırlandırılmalıdır. Ekonomik faaliyetin açık olması, salgını önlemede somut iyileşmeye dayanmalıdır, büyüme uğruna acele edilmemelidir. Salgın bazı Avrupa ülkelerinde halen etkili olmayı sürdürürken, ABD’de ayrıca koronavirüs vakalarında başka bir sıçrama görüldü. Ekonomik büyüme çabası için Covid-19 salgınını önleme standardını kasten düşürmek büyük ahlaksızlık olacaktır. 

İkincisi, adalet ilkesi dikkate alınmalıdır. Bütün Amerikan vatandaşları aşılanırken, birçok gelişmekte olan ülkede yüksek bulaşma riskiyle karşı karşıya olan sağlık personeli için aşıya erişim sağlayamaması, ahlaki bir felaket ve modern insan uygarlığı için bir rezalet olacaktır.

Neyse ki, Çin salgına karşı güçlü beceri gösterdi ve kendi aşısını geliştirdi. Bu sayede, geçen yılın sonunda gelişmiş ülkelerin önünde sadece ekonomik toparlanmaya tanıklık edilmedi, zira Çin aynı zamanda bu yıl da iç ivmeden kaynaklı bir ekonomik büyümeye sahip olacak. Çin, yurt içinde aşılama hızını artırmakla ve ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkelere aşı sağlamak arasında doğru dengeyi kurdu. Bu, büyük ülkelerin de riayet etmesi gereken etik kuraldır. Çin’in diğer ülkelere yardımına saldırmak için “aşı diplomasisi” yaftasını yapıştıran Batılı seçkinler, üzüntü verici olmaktan daha fazla bir akla sahipler. 

2021 yılı için çok fazla belirsizlik söz konusu. Kuzey yarımkürede gelecek kış, aşılamanın salgını önlemeye ne kadar yardımcı olup olamayacağını kanıtlayacak. Aşılama oranı ve ekonomik dirençteki ciddi eşitsizliklerin sonuçlarının, uluslararası ilişkilere ne getireceği görülecek.

Çin’in, kıştan önce kitlesel aşılamayla ülkede insanlara bir koruma kalkanı oluşturması için aşı üretimini hızlandırmaya ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla aşı desteği vermeye ihtiyacı var. Hem koruma ve kontrol hem de ekonomik büyümede iyi sonuçlar elde edilmeli ve ayrıca gelişmekte olan ülkelerin güveni kazanılmalı.