CRI Türk Dış Haberler Servisi

Nükleer anlaşma için Viyana’da sona eren toplantı sonrası taraflardan gelen ilk açıklamalar olumlu. İran, taahhütlerine geri döneceklerini ancak yaptırımların hemen kalması gerektiğini vurgularken, uzmanlar Tahran yönetiminin Çin ve Rusya ile ittifakına vurgu yapıyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş üyesi ve Almanya (P5+1) ile İran arasında 2015 senesinde imzalanan ancak eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın çekildiği nükleer anlaşma için taraflar kollarını sıvadı.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Rafael Grossi ile görüşen İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, basına açıklamalarda bulundu. 6 Nisan tarihinde başlayan görüşmelerin olumlu geçtiğini belirten Arakçi, “Viyana’da iki ayrı komisyon toplandı. Bu komisyonda yaptırımlar konusu ele alınırken, diğerinde ise nükleer program görüşüldü. Bu görüşmelerde her iki konu da etraflıca değerlendirildi.” diye konuştu.

Tahran yönetimine dönük yaptırımların kademeli olarak değil topluca kaldırılması gerektiğinin altını çizen İranlı yetkili kendilerinin de nükleer faaliyetler konusunda verdikleri sözlere dönmeye hazır olduklarını ilan etti. Arakçi, bu kapsamda “ABD hem Trump dönemindeki hem de nükleer anlaşma kapsamında uygulanan yaptırımları kaldırdıktan sonra biz bunu test edeceğiz ve ardından nükleer faaliyetlerimizi düzenlemeye hazır olacağız.” ifadelerini kullandı.

ABD’DEN OLUMLU SİNYAL GELDİ

Viyana’dan gelen olumlu açıklamalar 20 Ocak tarihinde görevi devralan Joe Biden yönetimi tarafından karşılıksız bırakılmadı. Beyaz Saray Sözcüsü Ned Price, bazı yaptırımları kaldırmaya hazırlandıklarını, “İran’la nükleer anlaşma koşullarına dönmek için gerekli adımları atmaya hazırlanıyoruz ki buna, nükleer anlaşmayla örtüşmeyen yaptırımların kaldırılması dâhildir.” sözleriyle teyit etti.

Price ayrıca, İran’da gelecek aylarda gerçekleşecek seçimlerin müzakereleri etkilemeyeceğini savunarak “İran’da gelecek aylarda bir seçim var. Ancak burada temel nokta şu, diplomasimizi ne hızlandırmayı ne de yavaşlatmayı planlıyoruz. Menfaatlerimizle uyumlu ve Avrupalı ortaklarımızla yakın temas halinde olacak şekilde ilerlemeyi planlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

CHICAGO’DA DEĞERLENDİRME TOPLANTISI

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi adına AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora’nın liderliğinde yapılan Viyana toplantıları sonrası oluşacak uluslararası tablo da konunun uzmanları tarafından yakından takip ediliyor. İran ve ABD arasındaki dolaylı görüşmeler son olarak Chicago Council on Global Affairs’ın düzenlediği panelde ele alındı.

Chicago Council on Global Affairs uzmanlarından Cecile Shea’nin moderatörlüğünde düzenlenen panele, Obama yönetiminde ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Başkanlığı görevini yürüten John Brennan, Wilson Center Orta Doğu Programı Direktörü ve ABD’nin eski Türkiye ve Irak Büyükelçisi James Jeffrey, Cambridge Üniversitesi’nden İran ve Orta Doğu dış politikası ve güvenlik politikaları uzmanı Roxane Farmanfarmaian katıldı.

ÇİN VE RUSYA İLE İTTİFAK SAĞLAMLAŞABİLİR

Voice of America (VOA) sitesinin aktardığına göre Roxane Farmanfarmaian, İran’ın Çin ile imzaladığı 25 yıllık iş birliği anlaşması ve Rusya ile imzaladığı askeri iş birliği anlaşmalarına atıfta bulunarak, ABD ve İran arasındaki dolaylı görüşmelerin sonuç vermemesi halinde Tahran’ın bu iki ülkeyle iş birliği ilişkilerini sağlamlaştırabileceği öngörüsünde bulundu. İran halkının siyasete ve dış politikaya bakışını da değerlendiren Roxane Farmanfarmaian, “İranlılar hükümetlerine aslında bizim farkında olduğumuzdan daha fazla destek veriyor. Yapılan anketler İranlıların hükümetin performansından memnun olduğunu ortaya koyuyor. İranlıların genel olarak batıya yakın olmayı tercih edeceklerini düşünsem de beklentiler ve siyaset her zaman örtüşmüyor.” değerlendirmesinde bulundu. Farmanfarmaian konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Son birkaç hafta içinde Süveyş Kanalı’nın kapanması durumunun neler yol açabileceğini gördük. Benzer şekilde gerilimin artması halinde Hürmüz Boğazı’nın kapanması da petrol piyasasını ve küresel ekonomiyi derinden sarsacaktır. O nedenle Joe Biden İran’ın nükleer bombaya sahip olmasını istemiyorsa, ki ABD’nin genel politikası bu yönde, bunu en kolay ve hızlı şekilde yapmanın yolu ağaçta en kolay erişilebilecek meyveyi almak yani güçlü bir doğrulama mekanizması getiren ve İran’ı en çok teftiş edilen ülke konumuna getiren nükleer anlaşmaya odaklanmak ve anlaşmayı yeniden canlandırmak. O zaman ABD’nin sürecin yeniden hukuki bir parçası haline gelerek etki gücünün artacağı görüşündeyim.”