Amerika’da neredeyse Türkiye büyüklüğünde bir eyalet kışa teslim oldu. Ölenlerin sayısı her geçen gün artarken ülkede teknik yetersizlikler ve siyasilerin şirketlere teslim olması dikkat çekiyor.
CRI Türk Dış Haberler Servisi
Yüzölçümü bakımından neredeyse Türkiye ile aynı büyüklüğe sahip Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Texas eyaleti kışa teslim oldu.
Tablo korkunç: En az 70 kişi hayatını kaybetti. Ülke soğuk nedeniyle titreyerek ölen 11 yaşındaki çocuğun yasını tutuyor. Eyalette ısınmak neredeyse imkânsız hale geldi. Soğuk nedeniyle 4 milyon kişi elektriksiz kaldı. Modemlerin çalışmadığı eyalette telefon hatlarına aşırı yüklenildiği için internete ulaşım oldukça zor. Elektrik şirketleri halka bilgilendirme yapmadığı için vatandaşlar tarafından dava ediliyor. Soğuk nedeniyle donan borular yüzünden 8 milyonu aşkın vatandaş suya dahi ulaşamıyor. CNN’nin haberine göre, toplam 105 milyon Amerikalı kış şartları altında yaşıyor. Felaket nedeniyle Covid-19 aşılama çalışmalarının askıya alınma ihtimali ise ülkede var olan endişe dalgasını tetikledi. Zira salgının merkezi haline gelen Amerika’da şimdiye değin 502 binin üzerinde insan hayatını kaybetti.
EN SON RAFİNERİ 1977 YILINDA İNŞA EDİLDİ
Texas’ta bu denli büyük bir drama neden olan ise aslında pek çok ülkenin yabancı olmadığı biçimde sıcaklıkların birden eksi 20 santigrat dereceye kadar düşmesi. Öyleyse nasıl oldu da dünya halklarına öncülük etme iddiasındaki Washington yönetimi, yine üçüncü dünya ülkelerinde karşılaşılmayan sahneleri tecrübe ediyor? Bu soruya teknik ve siyasi olarak iki ayrı şekilde yanıt vermek mümkün.
Teknik anlamda, Texas eyaletinin donanımsal yetersizliği ön plana çıkıyor. Viyana Enerji Araştırma Grubu Kurucusu Fereydoun Barkeshli’ye göre, boru hatları, terminaller ve pompalama tesisleri, ABD’nin üretim ve tüketim hacmi göz önüne alındığında oldukça geri kalmış durumda. ABD’nin 2020’de 135 faal rafinerisi olduğunu ve ülkede son büyük rafinerinin 1977 yılında inşa edildiğini anımsatan Barkeshli, “Bu bilgiye dayanarak ABD’nin rafineri döngüsünün ne kadar eski olduğunu ve ülkenin sektör yatırımının ne kadar yetersiz olduğunu söyleyebiliriz.” ifadelerini kullanıyor.
SİYASİLER ORMAN KANUNLARINA DÖNDÜ
Amerika’da teknik sebeplerden daha çok can yakan diğer neden ise ülkede egemen olan siyasi anlayış. Siyasilerin neredeyse tamamı elektrik şirketlerine siper olmayı tercih ederken kimileri de yaşanan felaketi ranta çevirmeyi ihmal etmedi. Örneğin, kentte yanan plaza ışıklarını görmeyi tercih etmeyen Colorado Valisi, istifa etmeden evvel yardım isteyen halka “Sadaka bekleyen insanlardan bıktım! Kent ve taşra teşkilatları, elektrik dağıtım şirketleri size hiçbir şey borçlu değil!” diye seslendikten sonra “Güçlüler hayatta kalır, zayıflara yok olur.” ifadesini kullanmakta beis görmedi.
Benzer şekilde felaketin ortasında demeç veren eski ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Enerji Bakanı ve eski Texas Valisi Rick Perry “Teksaslılar üç günden uzun süre de elektriksiz kalmaya razılar, yeter ki federal hükümet işlerine karışmasın.” derken, Texas’ın şimdiki valisi Fox News programında yaşananların faturasını güneş ve rüzgâr enerjisine kesti. Oysa, eyalette bu enerjisi sistemlerinin payı yalnızca yüzde 10 ile sınırlı kalmakta.
“BIDEN-HARRIS FARK YARATAMAYACAK”
Amerika’da yaşanan felaketi ve açılan yaralar aynı zamanda siyasete dair umutların azalmasını da beraberinde getirdi. Amerikalı yazar Patric Martin’e göre kısa süre içinde Texas’ı ziyaret etmesi beklenen ABD Başkanı Joe Biden da fark yaratabilecek potansiyele sahip değil. Martin, kaleme aldığı konuyla ilgili makalesinde şunları kaydetti:
“Texas, ABD’nin en çok elektrik üreten eyaleti. En yakın rakibinden iki kat fazla elektrik üretiyor. Tedarik sıkıntısı yaşanmasının tek sebebi, şirketlerin ve Abbott ile Perry gibi siyasi müttefiklerinin ‘suç’ niteliğindeki kötü yönetimi. Texas’ta planlama ve altyapı önceliklerinin bir kenara atılıp, şirketlerin kazanç hırsına kurban edilmesi istisnadan çok kaidedir. Kapitalist Amerika’da bunu açıkça görüyoruz. Yarım milyon insanın ölümüne sebep olan Covid-19 salgını süresince de aynı duyarsızlık ve liyakatsizliği, aynı ekonomik çıkarları yakından gözlemledik. İktidar koltuğuna oturan Biden-Harris hükümeti de fark yaratmayacak. Cumhuriyetçiler gibi Demokratlar da kapitalizmi savunuyorlar, elektrik üretim ve dağıtımının kazanç hırsıyla becerilebileceğine inanıyorlar. Cumhuriyetçiler gibi onlar da denetimi asgari düzeye çekip, şirketlerin kazancını artırmak için çalışıyorlar.”